3 Mart 2008 Pazartesi

Her köşe başına bir mısırhane






Son günlerde etrafımızda ellerindeki bardakların içindeki mısırı kaşık kaşık yiyen insan sayısındaki artış mutlaka gözünüze çarpmıştır.Bunlar aslında yeni kurulmuş olan mısırane firmasının birer franchise verilmiş olan satıcılardan alınan mısrıları tüketen insanlardır.Bunlar düşük maliyetli bir yiyeceğin nasıl en iyi şekilde pazarlandığının birer örnekleridir.Çünkü orada satilan bütün ürünün maliyeti satıcıya sadece 0.40 kuruş olmasına rağmen bu ürünler bize 5 liraya satılıyor ve o kadar hızlı çoğalıyorlar ki nerdeyse her köşe başında bir mısırhane görmeniz mümkün. Tabi bu kültür nereden geliyor diye hiç araştıran oldu mu? Ben size söyliyim bizim SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ olan ABDULLAH GÜL'ÜN oğlu tarafından ülkemize sokulan tonlarca mısır en karlı ve hızlı şekilde nasıl eritilir tabii ki ancak bu şekilde yapılabilir.Ayrıca bu kadar pahalı ve lezzetli mısırlar kanserojen madde içeriyor.Çünkü bu ürünler önce vakumlanıp hava almayan özel torbalara konuyor ve donduruluyor daha sonra haşlanıp içine koyulan sebze çeşnisi,soya sosu, peynir gibi maddeler sayesinde güzel ve lezzetli hale geliyor, bunuda bize maliyetinin 10 katı gibi bir fiyatla satıp, hem insanların sağlığına hem de cebindeki parasına zarar veriyorlar.Bu da tabii ki Starbucks hadisesi gibi olacaktır. Çünkü bizim halkımız ilk çıkan herşeye muazzam bir talep gösterip daha sonra kendilerini geri çekiyorlar.Ben arkadaşlarımla geçen sene çok iyi hatırlıyorum mutlaka haftada üç dört defa starbucks tan kahve içiyorduk.Neymiş 7 ytl verip kahve içiyorsun onu içsen ne olur içmesen ne olur, bu sene ise daha sadece 2 defa Starbucks’tan kahve içtim ve kendimde bir eksiklik hissetmiyorum aklımın ucundan bile geçmez şu anda gidip de Starbucks’tan kahve almak.Bu mısırhane olayıda gelip geçici birşey sadece ilk heves.Türk halkı mutlaka bundan da bir iki sene içinde sıkılır.Sayın Cumhurbaşkanımızın oğluna getirdiği mısırlar için çok teşekkürler başarılarının devamını dileriz...



3 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

O mısırlardan bir kere yedim ve bence tadı rezalet (kültürümde yok kardeşim zorla değil ya). Neyse, aslında burada benim aklıma gelen bir şey var, o da şu: Bir şeye çok sık rastlayınca onu çok daha çabuk mu kabulleniyoruz sence? Yani mesela birisi çıkıp her köşe başına morina balığı sandviççisi kursa o da tutar mı?

Düşünmek lazım.

Beytullah GÜRPINAR dedi ki...

SİZLER EZBERE KONUŞAN KIT GÖRÜŞLÜ İNSANLARI YANLIŞ YÖNLENDİREN GEREKSİZ İNSANLARSINIZ BİLMEDEN ANLAMADAN KONUŞUP BİR SÜRÜ İNSANI YANLIŞ BİLGİLENDİRİYORSUNUZ O MISIRDAN BEN HER GÜN YİYORUM ÇOKTA LEZZETLİ SİZ BEĞENMEYE BİLİRSİNİZ AMA KANSEROJEN ETKİSİ VAR DİYE ORTALIĞI KARIŞTIRMAYA HAKKINIZ YOK GAYET HİJYENİK VE ÇOKTA GÜVENİLİR İNSANLARIN EKMEĞİYLEDE OYNAMAYA HAKKINIZ YOK BUNLARI O KUŞ BEYNİNİZE SOKUN TAMAMMI?????

Unknown dedi ki...

bardakta mısır olayı bencede harika oldu,ben istanbul üniversitesi tıp fakültesi mezunuyum,arkadaşlarım bu mısırları incelediler,kesinlikle kansorojen madde içermediğini tespit ettiler,herkes gönül rahatlığıyla yiyebilir,ayrıca o mısırların 40 kuruşa mal edilip 5 liraya satıldığına inanmıyorum,çünkü bizde hemen hemen hergün yiyoruz,nasıl emek verildiğinide görüyoruz,ben arkadaşımızın dizelerini çok acımasız buluyorum,bunlar dolduruş,mısırakadar bu ülkede kanserojen madde taşıyan neler var,lütfen mısır üzerinden siyaset yapmayalım,ben mısırın avukatı değilim,eleştiriler çok saçma....