30 Nisan 2008 Çarşamba

'' ILCO ''


Coca Cola , İtalya kahve sektörünün önde isim-
lerinden Illy Caffe ile joint venture yapmaya
hazırlanıyor.Yapacakları ürün ise'' içmeye hazır
soğuk kahve. '' Öncellikle Yunanistan başta ol-
mak üzere 10 avrupa ülkesinde piyasaya sürü-
lecek olan kahvenin türleri olarakta; Espresso
Lungo , Cappuccino ve Latte Macchiato olarak
belirlendi. Kahve kökenli içeceklere küresel
ilginin çok büyük olduğunu söyleyen The
Coca-Cola Company icra kurulu başkanı
Muhtar Kent , ''Coca Cola olarak biz de bu sektöre
adım atarak kahveyi kutunun içine ve RTD
(içmeye hazır ) olarak müşteriye sunma projesini
gerçekleştirdik''diyor. 150 mililitrelik kutu-
larda satılmaya başlanacak olan ve adı 'Ilco'
olarak belirlenen ''içmeye hazır soğuk kahveler''
bu aydan itibaren ilk olarak avrupayla beraber
daha sonra Pasifik ülkeleri , Kuzey Amerika
ve Uzak Doğu'da satışa sunulacak.
RTD( içmeye hazır ) kahve pazarının 10
milyar dolarlık bir hacmi olduğu göz önünde
tutulursa Coca Cola ; zero ile başlattığı kar ve
kazandığı pazar payına '' ILCO '' ile devam edecek
gibi gözüküyor. Özellikle de bu ortaklığı , İtalyan
Espresso'su devi Illy Caffe ile yapması , kendi-
lerine avantaj sağlıyacak gibi gözülüyor.
Bakalım Ilco'da ,Coca Cola Zero' da elde ettiği
başarıyı sağlayabilcek mi ?

27 Nisan 2008 Pazar

Zayıflamayı planlarken kilo almayın!!!


Light ürünler

Yaz yaklaşıyor kilo problemi olan herkes nasıl kısa sürede zayıflarım diye düşünürken, ilk önce spora başlamak geliyor akıllara daha sonrada az kalorili yiyecek içecek tüketimi. İnsanlar sanki bir kaç ay light ürün tüketerek zayıflayacaklarına inanıyorlar ve bu dönemlerde her sene light ürünlerin satışlarında büyük bir patlama yaşanıyor. Bu Pazar her sene yüzde 25 büyüme kaydediyor.geçen sene 40 milyon dolarlık bir Pazar olarak bilinirken şu anda 50 milyon dolara ulaştığından söz ediliyor. Bu da pazarın büyümesinin ne kadar hızlı olduğunun göstergesidir. Pazarın önde gelen firmaları tabiî ki ÜLKER, TAMEK ve ETİ pazarda ki gelişimi görerek buna bağlı olarak da sektörde ki yatırımlarını arttırıyorlar.Müşterinin son yıllardaki talebine bakarak firmalar ürünlerin çeşitliliğini de arttıdılar. Ülker mavi yeşil konseptinde ki ürün sayısını son 3 yılda 8 den 34 de çıkardı ve pazarda hatırı sayılır bir konuma geldi. Light ürünlerde yok yok; ilk olarak bisküvisini yediğimiz ürünlerin şu anda marketlerde dondurmasından margarinine kadar her çeşidini bulmak mümkün. Eti ise ETİ FORM grubunda ki ürün sayısını tatlı ve tuzlu olmak üzere 11 e çıkardı. Günümüzde her 3 erkek ve her 5 kadından birnin şişman olduğu bilinmekte. Ayrıca aşırı kiloluluk artık çocuk yaştan itabaren görülmektedir. Light ürün pazarı da zaten bunu gören üreticiler tarafından bir gelişim içerisine sokulmuştur. Pazarda diğer bir iddialı firma olan DANONE de pazarda ki büyümeden memnun. Light yoğurtta yüzde 38 lik bir Pazar payına sahipken light meyveli yoğurtta Pazar lideri oldukları görülmektedir. Tabi bu kadar olumlu şeyden sonra söylenmesi gereken bazı olumsuz şeyler de var. Mesela bu ürünler her ne kadar fazla tüketildiğinde kilo aldırmaz diye düşünülse de bu yanlıştır. Bu ürünler tüketim miktarına bağlı olarak normal ekmek kadar hatta bazılarının yağ içeriklerine bağlı olaraka normal ekmekten daha fazla enerji ve yağ içerdikleri görülmektedir. Bu da bireylerin farkında olmadan zayıflama programlarında fazladan yağ ve enerji almalarına sebep olamaktadır. Bu yüzden bu ürünlerin kullanımı sırasında tüketicilerin bilinçli davranması ve zayıflıyıcam derken kilo da alabilirler ve eğer bunlardan fazla ve düzensiz tüketerek metabolizmlarının bozulmasına sebepte olabilirler…

13 Nisan 2008 Pazar

ŞAMPANYA GİBİ PATLAYAN MEYVE SULARI





Şampanya gibi patlayan meyve suları

Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi konumunda olan meyve suları artık birçok insan tarafından tüketiliyor. Zaten son altı yılda pazarın yüzde seksen büyümesi de bunun en iyi kanıtıdır. Bu pazardaki büyümeyi gören birçok firma bayiliklerini arttırdı yeni pazarlama stratejileri geliştirdi ve bundan en iyi şekilde faydalandılar. Ama bunun yanında çok farklı bir üründe Türkiye pazarına giriş yaptı: VALENTİNO. Şampanya gibi patlayan bu meyve suları yurt dışında oldukça yaygın olmasına rağmen ezgi dış ticaret tarafından geçtiğimiz yıl Mayıs ayında satışına başlanan ve şu anda aylık 20.000 adetlik satış rakamına ulaşan ürün meyve suyu pazarının içinde kendine yeni bir pazar oluşturdu. Yüzde 100 doğal meyveden yapılan, ürün meyve sularının sabah kahvaltılarından romantik akşam yemeklerine geçiş yapmasını sağlayacaktır. Kız arkadaşı içki içmeyen erkekler artık akşam yemeklerini daha romantik hale getirebilecekler. Ayrıca ürünün mutlaka kadehte içilmesi gerektiğini söyleyelim. Bu meyve sularını Tansaş ve Migros gibi alışveriş merkezlerinde kolaylıkla bulabiliriz. 6 ytl den satışa sunulan meyve suları kesinlikle şeker ya da koruyucu maddeler içermiyor bu yüzdende diyabet hastaları ve çocuklar tarafında da rahatlıkla tüketilebilir. Antalya’da ki birçok otel tarafından sipariş edilen ürünler doğum günlerinde çocuklara büyük bir eğlence yaratabilir. Genel müdür önümüzdeki 5 yıl içerisinde meyve suyu pazarının yüzde 5 lik kısmına sahip olacaklarını dile getirdi. Yeni dönem de ABD ve Avrupa’dan soğuk yeşil çay, kızılcık, böğürtlen, bektaşi üzümü suyu gibi farklı lezzetleri Türkiye pazarına sokmayı planlayan firmanın diğer bir hedefi de yıllık 1.000.000 adetlik satış yapmak. Bayilikler vererek daha da yayılmayı amaçlayan firma iyi reklam ve satış teknikleriyle tüketiciyi etkileyerek satışları arttırmayı düşünüyor.

12 Nisan 2008 Cumartesi

Değişen Tüketici Beklentileri


Çok zengin olmanın nasıl birşey oldugunu merak etmişimdir hep. Sabah Champs Elysee'de kahvaltı edip, Floransa'da ölen yemeği Manchester'da ikindi cayı gibi devam ederdi günüm heralde. İnsanın cebiyle ilgili sorun edeceği bir derdi olmayınca sanırım hayat tarzı ve standartları ona göre değişiyor yada sınır tanımıyor. Bu düşüncenin aklıma bir perşembe okul dönüşü kırmızı ışıkta gelmeside ilginç bir tezat tabiki. Yorgun uykusuz bi sekilde okuldan dönerken sol tarafıma yanasan gürültülü tankın bir Q7 oldugunu anlamam arasında gecen 4 saniye! Gerci bu konuda algılamamı suclamıyorum zira benım camımdan sadece bir lastik gözüktüğü için kalan kısmını anlamak için başınızı biraz dışarı cıkarmanız lasım. Gerçi ne yapsanızda tamamını göremezsiniz. Peki bu koca arazi aracının sehrin göbeğinde ne işi var diye ister istemez duşunuyor insan. Bu araclar ormanı seven ,yolun bulunmadı bayırda, dagda kullanılsın diye tuketiciye sunulmuş ürünler değilmiydi? Öyleyse sehrin ortasında ev-iş iş-ev arasında günlük kullanımda ne işleri var? İşte bu noktada tüketicilerin en başta bahsetiğim zengin kesimin büyük bir etkisinin oldugunu düşünmekteyim.


Q7 , X5 , XC90 , Tuareg gibi araclar artık günlük yasantımıza girmiş durumdadır. Eskiden sadece arazilerde kullanılan bu araclar zamanla sehirlerdeki zengin kesimin küçük oyuncakları olmayı başarmışlardır. Zenginlik göstergesi olarak bilinen Mercedes, Bmw yada Audi'nin sedan sınıfında ürettikleri lüks otomobiller artık bu segmenteki insanları kesmediği bir gercektir. Buna baglı olarakta üreticiler bu yeni markete hali hazırdaki ürünlerini sunarak '' merket development'' yapmaktadırlar. Gerci hala hangi sivri zekanın Q7 gibi bir aracı piyasaya yol olmayan yerlerde kullanılsın diye süreceği konusunda endişeliyim. Kımse görünmiyeceğini bile bile bir arabaya 150 bin avro vermez. İste tam bu noktada üst gelir düzeyi olan kişilerin bunu kanıtlama arzusu baş gösteriyor. Araç ne kadar büyükse yolda o kadar dikat cekiyor, bir o kadarda fiyatları artıyor.


A sport utility vehicle, or SUV, is a passenger vehicle which combines the towing capacity of a pickup truck with the passenger-carrying space of a minivan or station wagon together with on or off road ability. Gibi bir açıklama getirilmiş internete SUVlar için. Günümüzde arazi araçları hem yol hemde yolun olmadı alanlarda kullanım kolaylıgı saglayan, bir minivan yada spor vagondaki geniş iç haçmi sunan bir ürün tüketicilere. Kullanımı sehirlere yaygınlaştıkça piyasadaki araziye yönelik araclarla spor vagon aracların satıslarınıda neredeyse bitirmiş bir ürün. Bu 2 farklı özelliği kendinde toplayarak yüksek fiyatlarıyla tüketicilerin gösteris oyuncagı olmalarıda bunun bir sonucudur.


Hedef kitlesi olarak belirledikleri segment için ürünlerde bir modifikasyon yapılması şart oldugundan SUV'ların çoğu bir üst sınıf otomobil kadar lüks ve konforludur. Kullanım alanlarındaki değişim, zengin üst kesimin bu aracları arazilerden alıp sehirlerde lüks otomobil niyetine kullanması , artan rağbet ve rekabet su an piyasa gördüğümüz bu aracları olusmasını sağlamıstır. Su anki durum itibariylede Audi Q7 en cok ilgi gören ve satışları tavan yapmıs SUV konumundadır. Yerinide kolay kolay kaptıracagını sanmıyorum.


Değisen Dünya sanırım tüketicilerin alıskanlıklarınıda farklılastırmaktadır. Firmalarda bu ihtiyacları karsılamak için ya yeni bir bir ürün geliştirmekte yada var olan ürünlerini bu yeni pazarlara yöneltmektedirler. Bununda en iyi örneği her gün yollarda gördüğümüz onlarca arazi aracıdır. İnsanların zenginliklerini göstermek için seçtikleri bu yol ile büyük araçlara olan rağbetin artması lüks sedan otomobillerin akıbetini dahada karmasıklastırmaktadır.

9 Nisan 2008 Çarşamba

ÇAYHANE

Geçenlerde gazetelerin birindeki bir yazı dikkatimi
çekti.Bu yazıyı okumadan önce de aklımdan bu
türlü düşünceler geçmiyor değildi aslında...
Arkadaşlarınız ile beraber dolaşmak için Alsancak'a
gittiğinizde ne yaparsınız? Dolaşmaktan canınız
sıkılıp, ayaklarınıza kara sular indikten sonra,
oturur bir şeyler içersiniz ama alkol değil ise
içmek istediğiniz ; Starbucks'a yada Gloria
Jeans'a gider, kahve içersiniz. İstisnaları bir
yana bırakırsak, çoğu insan kahve içerek
yorgunluklarından kurtulmak ister. Aslında
rakamlara baktığımızda Türkiye genelinde ;
çay tüketimi ve üretimi, kahve üretimi ve
tüketiminden daha fazla olduğunu kolaylıkla
görebiliriz.Bu kadar çay üretiminin ve
tüketiminin fazla olduğu bir ülkede neden
çay kültürünü geliştiremiyoruz? Biraz öncede
yukarda dediğim gibi ; geçenlerde okuduğum
yazı benim bu konu hakkında yanlış olmadığımı
gösterir cinstendi. Yazıda ; Çaykur , kafe zincirine
'çayhane'yle direnecek diyordu. Başta Starbucks
olmak üzere Türkiye'de birbiri ardına giren kafe
zincirleriyle yeni açmayı planladığı çayevleri'yle
mücadele edecekmiş. Buna ek olarak da ; çayı
sevdirmek için üniversitelerde konferanslar
düzenleyecekmiş. Çaykur'un gelişen kafe
zincirlerinin, çay sektörüne karşı tehditini görmüş
olduğunu kolaylıkla anlayabiliyoruz. Aslında
iyi bir pazarlama stratejisiyle, kafe zincirlerinin
insanlar üzerindeki çekiciliğini kendilerine olumlu
yönde değiştirme şansları bulunuyor.